Etiketler
Kılavuzu kutsal kitaplar değil, yalnızca vicdanıdır.
deist, sorgulayan insandır. diktaları, dogmaları, emirleri, yasakları sorgular. ve bunu 30 undan sonra yapmaz. doğduğundan itibaren sorguladığı şeyler vardır. mantığına uymayan şeyleri asla kabul etmez. hani diyorsunuz ya, dinde seçim yoktur, yasak vardır, ya uyarsın ya da dinden çıkarsın diye. hah, bir deist bunu kabul etmez ki zaten kabul etmediği için de herhangi bir dinin mensubu olmamayı tercih eder.
bu kadar şeyi sorgulayan deist, elbetteki dinlerde kadın ve erkeğin konumunu da sorgulamıştır. kadınlar duygusal yaratılışlı olduklarından ötürü, kadına boşanma hakkı vermeyi tasvip etmeyen, dini nikah kıyılırken, nikah şahidi olarak 1 erkeğe karşın 2 kadının şahitliğini kabul eden bir dini kabul edemez. ha ama yanlış anlaşılmasın, kadının erkeğe, erkeğin kadına olan üstünlüklerini de çok iyi bilir, ancak ona göre, insani anlamda kadın ve erkek eşittir.
deizm, metafizik sistemler gibidir. her deistin kendi hayatına dair oluşturduğu bir düşünüş ve yaşam şekli vardır. bir deist, ahlaki ve etik kurallar için, bir kutsal kitaba inanma ve onun emirlerini yerine getirme ihtiyacı duymaz. onun kılavuzu kutsal kitap değil, vicdanıdır. hırsızlık yapmamak, başkalarının olana göz koymamak, yalan söylememek, riyakar olmamak, dürüst olmak gibi vicdanen zaten yapılması ya da yapılmaması gerekenleri, dogmalara ve emir/yasaklara göre yaşamaz.
deist, ikiyüzlü olmamayı tercih eder vicdani anlamda. sevgilisiyle evlenmeden seks yapar, alkol içer, sigara içer, dövme yaptırır, piercing yaptırır ama en azından bunları yaparken, bunları kesin olarak reddeden ve yasaklayan din ya da dinlere inanıyorum demez, diyemez. çünkü ne demiştik ? dinlerde esneklik yoktur, kati emirler vardır, ya uyarsın, ya reddeder dinden çıkarsın.
deist, sizin düşündüğünüz kadar boş bir zeka da değildir. evrendeki muazzam işleyişin, bütün mükemmelliklerin ve dengenin de farkındadır. hatta inanır mısınız, bir deist, evrende kişinin yaptığı iyi ya da kötü herhangi bir şeyin, bir gün mutlaka kendisinin karşısına çıkacağına da inanıyor olabilir.
deist, kader kavramına inanmaz. yaptığı iyi ya da kötü her şeyin sorumluluğunun kendine ait olduğunun farkındadır. zekasının ve bilincinin ve dahi nefsinin farkındadır. o, başına iyi şeyler geldiğinde, ”ben yaptım!” diye böbürlenerek, kötü şeyler yaşadığında ise bunun müsebbibini başka şeylerde aramaz. kaderci değil, mücadelecidir.
deist, çoğu zaman hümanisttir. insana, insan olduğu için değer verir. insanları, renklerine, dillerine, cinsiyetlerine, cinsel yönelimlerine, coğrafyalarına vb. bir sürü etkenlere göre yargılamaz, yargılayamaz. zira bunların, bir tercih olmadığını yeterince sorgulayacak ve öğrenecek kadar vicdana ve akla sahiptir. dolayısıyla ayrımcılığa, ayrımcılığın her türlüsüne ve ayrımcılığı meşru kılan her türlü dine ve kutsal kitaba da inanmaz, inanamaz.
bilinçli bir deist, okuyarak öğrenir. sadece herhangi bir dinin kitabını değil, bir çok dinin kutsal kitabını okumuş, birbirleriyle karşılaştırmıştır zaten genç dönemlerinde. hatta tasavvuf da okumuştur belki. sürekli alay konusu olan bu sözde bilinçsiz kişi, doğar doğmaz ”ben deistim” diyecek kadar keskin ve önyargılı değildir. zaten böyle bir tabiata sahip olacak olsaydı, en baştan dogma ve dikteleri kabul eder, sorgulama ihtiyacı duymazdı. bir deist, yaşama ve canlılara karşı, keskin fikirlere ve ön yargılara sahip olamaz, olmak istemez zira.
neye inanıp neye inanmadığından emin olan, ne istediğini, ne beklediğini bilen ve kendini bilen bir deist, diğer hiç bir inanç ve düşünce sistemlerini de, kendi inancından bir önceki ya da kendi inancından bir sonraki inanç şekli olarak da gruplandırmaz. uzun uzun sorgulamalar ve düşüncelerden sonra deizm’e varan ve gönül rahatlığıyla ben deistim diyen bir kişi de kolay kolay herhangi bir dine inanmaz ya da agnostik, ateist vb. olmaz. bir inançlının, bir agnostiğin ya da bir ateistin de 25inden sonra kolay kolay deist olamayacağını da düşünüyor olabilir. inançlar ve düşünce sistemleriyle ilgili keskin yargıları olmamakla beraber, esnekliği de meşru kılmayı bilir.
deist, her dilden ve her şekilde dua etmeyi de bilir. kiliseye, camiye ve havraya da gidebilir. bir dine inanıyor olmaması, deist kişinin tabiatla/doğayla/güçle/tanrıyla konuşmayacağı, iletişim kurmayacağı anlamına da gelmez.
deist, inançları yol problemlerine benzetendir. her yolun sonunun aynı yere çıktığına ancak yalnızca gidiş yollarının farklı olabileceğine inanır. bu yollardan herhangi birini kesin olarak kabul ya da ret etmemekle beraber, her gün başka bir yol tercih eder. ulaşacağı yer nereyse, kendi düşüncesi ve vicdanı doğrultusunda gideceği yolu seçer.